IQNA'nın raporuna göre, halihazırda Avrupa kıtasında yaklaşık 26 milyon Müslüman yaşıyor. Avrupa'nın yerli sakinlerine kıyasla Müslümanların daha genç olması ve geçmişle karşılaştırıldığında onların siyasal sahnedeki rollerinin artması bu Müslüman grubun artılarından sayılabilir. Müslümanların siyasi arenadaki etkileri bazı batılı ülkelerde çok etkileyici olmuştur.
Bu bağlamda Almrsal.com haber sitesi Avrupa’daki Müslüman azınlıklar hakkındaki raporunda Yeşil Kıta’da Müslümanların son zamanlardaki başarılarını incelemiş ve Avrupa toplumlarında karşılaştıkları en önemli zorlukları açıklamıştır.
Avrupa'da İslam
İslam, İspanya’daki savaşla sekizinci yüzyılda Avrupa’ya geldi. Osmanlı İmparatorluğu sayesinde, 14. yüzyılın başlarında Avrupa'nın güneydoğusuna ulaştı.
Tarihsel belgeler ayrıca kıtadaki Müslümanlar ile ABD'de yaşayan Müslümanlar arasındaki büyük farklılıkları ortaya koyuyor. Osmanlılar Avrupa'yı terk ettikten sonra Müslümanlar orada kaldı. Öte yandan Avrupa ülkeleri asker ve işçi olarak kullanmak üzere daha fazla Müslüman çekmek için çoğu Kuzey Afrika, Cezayir, Fas ve Tunus'tan Müslümanlar geldi. Birinci ve ikinci dünya savaşlarında, Avrupa savaş için sömürgelerinden yaklaşık 3 milyon ve 500 bin Müslüman çekmiştir. Birçoğu savaşın bitiminden sonra ülkelerine döndü, ancak birçoğu savaşın yıkımını ortadan kaldırarak yeniden inşa etmek için Avrupa'ya döndü.
İngilizler, Keşmir ve Bangladeş dağlarından yüz binlerce Pakistanlı işçi getirerek çalıştırdı. Fransa Kuzey Afrika'daki sömürgelerinden Müslüman işçileri işe aldı. Almanya ise yaygın olarak Türk işçileri çalıştı.
İslam ülkelerinden gelen mülteci dalgası bir tür insani değişime neden oldu. Müslümanların ve Arapların kendi ülkelerine gelişini kabul veya inkar etme yaklaşımlarındaki farklılıklara rağmen, 2014'ten 2016'ya kadar geçen süre zarfında, çoğu Arap olan yaklaşık bir milyon göçmen Avrupa'ya girdi.
Müslüman azınlıkların rolünün güçlendirilmesiMüslüman azınlıkların çoğunluğu kültürleri, etnik kökenleri ve muhtemelen dini ritüelleri bakımından farklıdır. 20. yüzyılda Avrupa'ya giren Müslümanlar, yeni toplumlarında birçok başarıya imza attı. Bu, özellikle Avrupa'da üçüncü nesil Müslüman azınlıklar için geçerlidir.
Üçüncü nesil Müslümanlar, Avrupa'daki sanayi kentlerinde yaşıyor. Bu, yalnızca Batılı veya İslami kimlikleri konusunda bir özgüven duygusu geliştirmelerine, aynı zamanda toplumlara daha fazla uyum sağlamalarına yardımcı oldu. Bu başarı aynı zamanda Müslümanların Batı politika sahnesindeki rolünü de etkilemektedir. Şöyleki Avrupa'nın en büyük kenti Londra'da Pakistan asıllı Müslüman Sadık Han Belediye Başkanı olarak seçildi. Veya Avrupa'nın en büyük limanlarından biri olan Rotterdam’da Faslı bir Müslüman olan Ahmed Abutaleb Belediye Başkanı'dır.
Seçim sonuçları üzerinde Müslümanların etkisine ilave olarak eğlence, spor, moda ve diğer alanlarda etkisi olmuştur.
İslam'dan korkma
Son 20 yılda Avrupa'yı bir İslam korkusu sardı. Oysaki Batı’daki terör saldırıları Müslümanların küçük bir yüzdesini oluşturan radikal örgütlere ve gruplara bağlı kişiler tarafından gerçekleştirilmektedir. Ancak saldırılar Avrupalıların korkularını tetikledi. Bu da bazılarının kafasında, İslam'ın yaşamları için tehlike oluşturduğu ve ortadan kaldırılması gerektiği iddialarını gündeme getirdi. Bu aşırı sağcı hareketlerin siyasal arzularını elde etmek ve iktidara gelmek için Müslümanlara ve dinlerine karşı düşmanlıkları kışkırtmak için kullanmalarından kaynaklanmaktadır.
Gelecekle ilgili endişelerGeçmiş deneyimler Müslüman azınlıkların geleceği için büyük endişe kaynağıdır. Gelecek, Müslümanlardan kurtulmak için her türlü çabayı gösteren birçok faktör tarafından tehdit ediliyor. Avrupa'daki Müslüman azınlıkların faaliyetleri yeni bir aşamaya girdiklerini göstermekte ve Müslümanların çeşitli toplumlarda ve yaşadıkları seküler devletlerde inançlarını yaşamaya devam ettiğini vurgulamaktadır.
3793133